16.7.08

Sesteş Günler

Nicedir önce davranıp sonra açıklamalar yaptığımı fark ettim. Ortada bir şey yokken açıklama yapmak, sebepler sunmak anlamsız gelir oldu bana. Nedenleri anlattıktan sonra, planlananların hiç gerçekleşmemesi, vazgeçişler o kadar sık yaşanıyor ki, bir durum vuk'u bulmadan ne desem boş...

Sayfama da neden "Sesteş Günler" adını verdiğimi anlatmayı ertelediğimi de dün gece uyumaya çalışırken fark ettim. Aslında o sırada kalkıp yazsam çok daha akıcı bir yazı olacağı kesindi ama yine bu sabaha erteledim. Hem böylece 1 gün daha eskidi, daha "ol"muş oldu sayfam, "ham"lığından 1 gün daha kaybetti.

Gelelim nedenlerime... Zamanla edebiyat derslerine evrilen Türkçe derslerinde, bol bol okuduğum romanlarda, nadiren okuduğum şiir kitaplarında ve ara sıra dinlediğim müziklerde hoşuma en çok giden ne redifler, ne uyaklar oldu. Eş anlamlı kelimelerdense hiç bir zaman hoşlanmadım. Zıt anlamlılar biraz daha ahenkli gelir ama şaşırtamazlardı. O yüzden sesteş kelimeleri sever oldum! Düşünsenize her okuyana farklı şeyler çağrıştıran, her duyanın farklı algılayacağı, kullanıldığı duruma göre şekil değiştiren, resmen algımızı çarpıtan bukalemun kelimeler :)

Zamanla günlerin de sesteş olabileceğine karar verdim. Aynı isimle başlayan ama farklı hikayeleri olan, sanki her salı sallanacakmış her çarşamba çarşafa dolanacakmış gibi hissettiren günler de aslında algımızı yanıltıp farklı şeyler getiriyor bize... O yüzden kelimelerin sesteşliği daha eğlenceli olsa da günlerin sesteşliği daha önemli galiba...

İncir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden bahsettiğim bu yazıma sesteşliğin en dikkat çekici hale geldiğini düşündüğüm "Gülden Kale Düştü" adlı romanı tavsiye ederek bir işlevsellik katmak istiyorum... Ve bitiriyorum.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba. çok güzel bir blog olmuş. hayırlı olsun, başarılar ;)