9.7.08

İlk Yudum


Akşam oldu hüzünlendim ben yine
Hasret kaldım gözlerinin rengine
Gel mehtabım, gel sevgilim gel yine
Hasret kaldım gözlerinin rengine...

Müzeyyen Senar'ın sesinden bu şarkı ne zamandır aklımda dolaşıyor. O kadar ki dün en sonunda gidip CD'sini edindim. Şarkıyı dinlerken bir sürü anı canlanıyor gözümde. Bir tanesi var ki, o güne, o zamana geri dönebilmeyi çok çok çok isterdim.

18-19 yaşlarımdayım. Yazın. Ailecek tatildeyiz. Datça'da olma ihtimalimiz yüksek. Son yıllarda çok popüler olan günlük tekne turlarından birini itina ile seçmişiz... İtina ile diyorum çünkü o tip turların, tekne çok kalabalık olduğunda ve müzik niyetine beyinde ve duygularda geçici veya kalıcı hasar yaratabilecek şeyleri, kulaklarda geçici veya kalıcı hasar yaratabilecek kadar yüksek sesle çaldıklarında tadı tuzu kaçıyor. Neyse, 8-10 kişilik teknemizde hafif bir müzik eşliğinde oturup teknenin çıkardığı köpükleri izlerken babam oturuyor karşıma. Avcunda taze bademler, elinde bir kadeh rakısı var. Keyifli keyifli çalan müziğe eşlik ediyor "kadifeden kesesi, kahveden gelir sesi, oturmuş kumar oynar, ah ciğerimin köşesi"... O kadar keyifli ki ortak olmak istiyorum ve önce bademlere sonra elindeki kadehe uzanıyorum. İlk yudum rakıyı öyle içiyorum. Hep rahatsız olduğum anason kokusu hoşuma gidiyor bu sefer, bir yudum daha alıyorum ve sonrasında da ilk kadeh rakımı...

Şimdi bakıyorum da o gün büyümüşüm ben. O gün değişmiş zevklerim... Keyif yapmayı ve bunun "önemini" o gün fark etmişim. Sonucu değil süreci sevmeye o gün başlamışım.

Peki neden bu anıyı hatırlıyorsun diye sorarsanız, cevabı yok... Belki de yoğun tatil ihtiyacındandır... :) Belki de babamı çok özlediğimden...

1 yorum:

文章 dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.