28.5.10

Bloğa not

Tarihe not düşmek istiyordum ama bulunduğum durumda yapabileceğim tek şey bloğa not düşmek...

Bundan 9 ay önce Domuz gribi diye bir şey vardı hayatımızda. Aşı olsak mı olmasak mı? Ölecek miyiz kalacak mıyız? Hangi ilaç iyi geliyor? WHO ne demiş, kaç puan vermiş...

O zaman konuşulan üç konudan biriyken şimdi aklımızda bile değil...
Tuhaf...
Gündem nasıl da değişip gidiyor...

25.5.10

İstifa vs. İstifra

Çok önemli bir şey oldu okurcuğum, anlatmazsam çatlarım. 

İstifa ile istifra arasında sadece bir harf olması tesadüf değil bence.
İstifa etme fikri alkol gibi. Önce böyle bir olasılığın varlığı insanı rahatlatıyor. "Sonuçta burada çalışmayı kendim seçiyorum, istemesem yeni işler ararım" diyor insan. Sonra yavaş yavaş durumun böyle olmadığını görüyor. Gitse gidemiyor, kalsa kalamıyor. İstifa fikri bünyede yeterinden uzun süre kalınca istifraya yol açabiliyor kanımca sevgili okur, aynı alkolün kanda artışı gibi.

Daha önce de girişimlerim olmuştu ama bir şekilde ikna olup tekrar düşünmeye sevk edilmiştim. Neyi düşüneceksem artık...

Ben bugün istifa ettim sevgili okur.

Nasıl hissediyoruuuum?
Heyecanlıyım galiba...
Sanki bu güne kadar bir kozadaydım. Ne yaşıyordum, ne de ölüydüm. Ne huzurluydum, ne de korkuyordum. Ama artık kozadan çıktım. Bunun ucunda yükselmek de var batmak da... Başarı da başarısızlık da olası artık...

Bu kararla yaşamaya, hayata temas etmeye başladım sanırım. Hissetmemektense ağlayacağım, güleceğim, korkacağım, heyecanlanacağım...

Günün şarkısı Candan'dan gelsin o zaman...

15.5.10

Değişim için...

Değişim değişmemekle başlar diyor Zen.
Şu anda ne olduğunu ve ne olmadığını, ne yaptığını ve ne yapmadığını, ne istediğini ve ne istemediğini fark edip şu anda kalınca değişim kendiliğinden başlıyormuş meğer.
Yapmicam, yapmicam, yapmicam diye direnmenin, ayyyy çok istiyorum keşke yapabilsem ama hebele gübele oluyor hiç yapamıyorum demenin, yapmam lazım, gereken, doğru, mantıklı olan bu diye düşünmenin panzehiri buymuş meğer. Biraz da böyle uğraşıp didikleyeyim kendimi... Sonuç iyi oluyorsa haber veririm yine buradan :)

Son olarak
Bu sence de heyecan verici değil mi dostum?
Demek istedim... :)

11.5.10

Bahar

Hosgeldin sevgili okur! Yine bir yenilikle karşındayım! :) Şimdi 3 dakika mola ver. Hem müziği dinle, hem yazımı oku... Okuman bitince de gözlerini kapat hayal kur müzik bitene kadar... Rahatla, sakinleş ve keyiflen...





Havalar çok sıcak değil. Bir güneş çıkıyor bir yağmur başlıyor. Oh geldi yine bahar! Baharın kararsızlığını seviyorum. Her an her şey olabilirmiş gibi... Dinamik. Mesela yaz öyle değil. Sabah sıcak. Sonra öğlen oluyor - daha sıcak. Akşam oluyor yine sıcak. Gece belki ılık belki uyutmayacak kadar sıcak. Kış da benzer. Ama bahar öyle mi sevgili okur? Sabah serinliği, öğle sıcağı, öğleden sonra yağmuru, akşam esintisi, gece serinliği...

Ben de bahar gibiyim bu aralar. İçimde, düşüncelerimde, duygularımda bir şeyler harekete geçti. Sanki her şey donmuştu da şimdi erimeye başladı. Bir kaç hafta öncesinde ne kadar durgunsam şimdi de o kadar dinamiğim. Hareketli gibi değil de değişkenim. Değişkenliğim karar vermemi zorlaştırsa da; donmuş düşüncelerle, duygularla, donuk yaşamaktansa "özgürce" fikir, duygu değiştirdiğim bu halimi daha çok seviyorum.

Bir sarkaç gibi salınır salınır dengeye gelirim sanki böyle olunca.
Sonra durum değişirse yine salınırım.
Nasıl öğlen sıcağı akşama kalmıyorsa ben de değişirim.